ABD, Kanada ve Meksika’nın ortaklaşa düzenleyeceği 2026 Dünya Kupası’nda FIFA’nın üç yöneticisinden biri olarak vazife yapacak Gülhan Gündüz, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

FIFA’nın büyük değer verdiği bir misyona yönetici olarak getirilmekten ötürü büyük gurur duyduğunu belirten Gündüz, hem Türkiye’yi hem de Türk kadınını temsil edeceği için keyifli olduğunu belirtti.

“Şahsım için değil, Türk futbolu için de bir ödül”

FIFA 2026 Dünya Kupası’nın vizyonuyla bugüne dek görülmemiş bir spor tertibi olacağını söyleyen Gündüz, “Organizasyon 3 farklı ülkedeki 16 stadyumda ve birinci sefer 48 grupla gerçekleştirilecek. Elbette futbol küresel bir spor. Bizim hem çocukları önemseme hem de başka ırklara gösterdiğimiz müsamaha ile farkındalık sanıyorum ki orada ses buldu ve bana bir iş teklif edildi. Ben de o iş için gerekli bütün bilgilerimi verdikten sonra kabul edildiğimi öğrendim ve çok da gurur duydum. ‘Safeguarding and Diversity Manager’ (Koruma ve Çeşitlilik Yöneticisi) olarak gidiyorum. Üç tane yöneticiden biriyim.” değerlendirmesinde bulundu.

Alacağı vazifenin sorumluluğunun farkında olduğunu vurgulayan Gülhan Gündüz, şöyle konuştu:

“Bu vazife yalnızca şahsım için değil, Türk futbolu için de bir ödül. Türk bayanı için de çok kıymetli bir vazife olduğunu düşünüyorum. Onun yükünü sırtımda hissederek gidiyorum. Tahminen de sporda var olan kızlar şu anda zorluklar çekiyor. Yeni bir sistem oturuyor ve bana bakıp, ‘Gülhan hoca oraya gitti, biz de onu geçeriz inşallah.’ diyebilirler. Ben o hisle gidiyorum.”

“Futbolun dünyada birleştirici bir maksadı var”

Futbolun teknik, taktik ve fizikten ibaret görülmesinin büyük bir yanılgı olduğunu lisana getiren Gülhan Gündüz, “Futbolun dünyada birleştirici bir hedefi var. Dijital çağda futbol, toplumsal kıymetler ve toplumsal adaletin de aslında son kalesi. Hasebiyle futbol vasıtasıyla kozmik olarak birtakım bedellerin içerisinde, sportmen müdafaa ve çeşitliliklerini, farklılıkları kucaklayan ünitenin bir Türk hanımefendiye teslim edilmesi benden öte çok büyük bir onur. Ben yalnızca bir aracım.” halinde konuştu.

Gündüz, insan hakları odaklı bir spor ortamının herkes için fayda sağlayacağına dikkati çekerek, “İnsan haklarının içerisinde elbette bayan hakları, engelli hakları, çocuk hakları üzere birçok alt alan var. Siyahi bir insan olduğunuzu düşünün. Dünya Kupası’nda kıymetli bir mevkide siyahi bir hanımefendiyi görmüş olmanız sizi orada rahat ettirir ve kendinizin orada ziyan görmeyeceğinize kanaat getirirsiniz.” örneğini verdi.

Dünya Kupası’nın her düzeyinde herkese hitap eden bir anlayış benimsenmesinin ehemmiyetine vurgu yapan Gülhan Gündüz, “Turnuva için otellerde misyon yapanlar, stadyumların içerisinde maç seyretmeye gelen bireyler kadar, onların dijital hakları, kişisel bilgilerinin saklanma hakkı için çeşitli normlar ve müeyyideler kuruluyor. Bütün bu müeyyideler Birleşmiş Milletlerin (BM) ana insan hakları esaslarından alınıyor. Münasebetiyle inanılmaz saygın bir tertip. Açıkçası çok daha kapsayıcı ve bizim özümüze uygun halde Türkiye’de tesis edilmesi gereken bir sistem.” diye konuştu.

Sportmen müdafaa ünitesini, güvenlik ve sistemin ortasında duran bir hava yastığı olarak tanımlayan Gündüz, “Örneğin Türkiye’nin engelliler için çıkarmış olduğu bir barkod sistemi var. Engellilerin kendi aparatları yahut kendi tekerlekli sandalyelerine yapıştırdığımız barkodlar sayesinde telefonla tarayıp stadyumun içinden yardıma gereksinimi olan beşerler bunu direkt bize bildirebiliyor. Şampiyonlar Ligi finalinde çocuk hakları ve insan hakları gönüllüleri sorununun de birinci örneğini Türkiye ortaya koydu. Orada da çocuklar, gençler yardım istediği vakit, onlara yardım edebilecek insanlara ulaşabildiler.” açıklamasında bulundu.

“Türkiye bu hususta çok ileride”

Çocuk haklarıyla ilgili çalışmalarına 2014 yılında Antalya’da ders vererek başladığını tabir eden Gündüz, “Onun öncesinde İstanbul Emniyeti Çocuk Şube Müdürlüğünün bir derneğinde çocuk istismarı konusunda da vazife yapıyordum. Sportmen geçmişim var, oğullarım futbolcu, kendim de Eczacıbaşı ve ulusal kadro düzeyine kadar uzanmış bir cimnastikçiyim.” dedi.

Spora hiçbir vakit uzak olmadığını aktaran Gülhan Gündüz, “Çocuk istismarı soruşturma uzmanlığını yurt dışında saygın kurumlarda bitirdim. Bunu da sporla birleştirdiğiniz vakit çocuk muhafaza misyonunun şu anda çok değerli olduğunu gördüm. Kırılgan kesitlerin insan haklarından yararlandığına emin olmak, çağdaş sporun şu anda en kıymetli konusu ve Türkiye bu hususta çok ileride.” değerlendirmesinde bulundu.

TFF ile 2014 yılında yazdığı “Çocuk istismarlarına dirençli futbol ortamlarının Türkiye’de tesis edilmesi” isimli proje sayesinde tanıştığını aktaran Gündüz, “Bu proje Sayın Fatih Terim, Bülent Bayraktar ve Fatih İbradı nezdinde incelenmiş. ‘Bu TFF için kıymetli bir bahis. Neredeyse bir vilayet nüfusu kadar çocuk barındırıyoruz. Bunun standartlarından sorumlu olacak bir ünite ortaya koyulmalıdır.’ denmiş. 2016 yılında, UEFA ve FIFA’dan neredeyse 6 yıl evvel TFF’de Sportmen İyiliği ve Çocuk Muhafaza Ünitesi resmi olarak kuruldu. Çocukların futbolun optimum düzeyinde yararlarından yararlanması ve çocuklara ziyan verebilecek ögelerin ayıklanması için kurulmuş bir üniteydi.” formunda görüş belirtti.

“Milli ekiplerin her düzeyindeki hoca ve ünite bu mevzuda eğitildi”

Gülhan Gündüz, Türkiye’de atlet iyiliği ve çocukların korunmasıyla ilgili yapılan çalışmaları şöyle anlattı:

“Öncelikle bütün UEFA ve Seçkin A ve Pro lisans kurslarında ders verdik. Burada farkındalık kazandırdık. Spor içerisinde çocuğun tekrar tanımını yaptık. Çocuk olmadan spor olamaz. Futbolcuları çok seviyoruz. Hepsi 26-27 numara krampon giyerken yeşil çimlere bastılar. Hasebiyle onların oyuncu gelişiminde yanlışsız kimlik ve karakterle hasar görmeden, örselenmeden yetişmesi için bir farkındalık kazandık. Onun ardından kulüpler nezdinde bölgelerimizde çalışmalarımız oldu. Çocuk müdafaaya dahil olan atlet iyiliği bir vakit sonra hal değiştirmeye başladı.”

Bayanlar, engelliler, mülteciler, yaşlılar ve genç yıldız adaylarının yönetimi için birtakım standartlar oluşturulduğunu anlatan Gündüz, “Milli grupların her düzeyindeki hoca ve ünite bu mevzuda eğitildi. Bütün bu farkındalık aslında çok yeterli oldu zira bu farkındalıkla bayan futboluna da yer ve hazırlık yapılması sağlandı. Çok da hürmet gördü. Davranış standartları denen bir şey ortaya koyduk. Atlet müdafaada davranış standartları çok kıymetlidir. Biz bunları kendi kültürümüze nazaran belirledik. Posterler yapıldı, şikayet çizgileri kuruldu, şikayet idareleri yapıldı. Bu inanılmaz faal ve uygar bir projeydi. Bunu yapmış olmaktan, bu işin bir modülü olmaktan gurur duyuyorum.” sözlerini kullandı.

“Harika bir adım attık”

Çocuk ve sportmen hakları konusunda yakın vakitte çalışmalar yaptıklarını lisana getiren Gündüz, “Bütün bunlar aslında bizi 2-0 öne attı. Doğal ki yapılacak çok daha fazla şey var. Kusursuz bir iş yaptık demiyoruz fakat şahane bir adım attık.” dedi.

2026 Dünya Kupası’nın düzenleneceği 3 ülkeden biri olan ABD’de üretimi gerçekleştirilen bir stadyumla ilgili olarak da konuşan Gülhan Gündüz, “O stadyumun iç yapısı dahi insan hakları ve atlet müdafaayla ilgili değişik bir mimariyle yapılıyor. Girişler ve çıkışlar çocuklar, aileler, engelliler ve yaşlıların rahat edebilmesi için yapılıyor. Baktığınız vakit 16 stadyumun tamamında sportmen müdafaa uzmanı yer alıyor. Bu çok büyük bir olay. Bütün statlarda atlet müdafaa uzmanı olması, bu profesyonellerin tüm dünyaya yayılacağına işarettir. Baktığınız vakit fevkalade bir tertip. Bütün otellerden tutun da gelecek olan kafilelerin giriş çıkışları dahi sportmen müdafaa ve insan hakları uzmanları tarafından denetleniyor. Bu türlü baktığınız vakit yalnızca spor için değil, dünyadaki bütün tertipler için çok değerli bir standardı yerleştirmiş olacağız. Bunun kesimi olmaktan da gurur duyuyorum.” diyerek tamamladı.