1960’lı yılların Soğuk Savaş devrinde, yani ABD ile Sovyetler Birliği ortasındaki nükleer savaş restleşmesinin devam ettiği yıllarda ABD’li bilim insanları, Sovyet nükleer silahlarından kurtulmak için çok değişik bir plan yapmışlar.
ABD’nin hesabına göre, Sovyetler Birliği ABD’yi vurması için nükleer füzeler ateşledikten sonra, ABD dünyanın dönüşünü durduracaktı. Bu da, Sovyet füzelerinin hedefledikleri noktalara değil, gayeleri geçerek ABD’nin batısına düşmesine neden olacaktı. Pekala ABD’nin elinde dünyanın dönüşünü durdurabilecek bir güç var mıydı?
En azından kendi fizikçilerinin hesaplamalarına nazaran bunu yapmaları mümkün görünüyordu. Muhtaçlıkları olan şey, Astronotları Ay’a götüren Atlas roketlerinden birkaç yüz adedini birebir anda ve yanlışsız açıyla ateşlemekti. Bu da dünyanın dönüş tarafının bilakis bir güç oluşturarak dünyanın dönüşünü durduracak yahut çok yavaşlatacaktı.
Bu saklı plan, Amerika’nın füze tespit sistemlerinin Kuzey Kutbu üzerinden Dakota, Wyoming, Montana ve Missouri’deki füze alanlarına hakikat uçan Sovyet füzelerini tespit etmesi durumunda Atlas roketlerinin ateşlenmesini öngörüyordu.
Herkes aklını mı kaybetti?
İşin daha da enteresan olan kısmı, bu planın iptal edilmesine kadar geçen müddette, pek çok değerli askeri bürokrat ve hükümet görevlisinin planı onaylamış olmasıydı. Hatta son etapta onay alması halinde, çok büyük paralar harcayarak yüzlerce Atlas roketi inşa etmeyi bile kabullenmişlerdi.
Ancak plan Pentagon’da kimi karşı görüşlü bilim insanlarının, dünyanın dönüşünün durdurulması halinde nükleer savaşa gerek kalmayacağını, tüm dünya kıtalarının yüzlerce metrelik salınımlı sarsıntılar ve binlerce metrelik dev tsunamilerle yok olacağını, hatta Sovyetlerin nükleer silahlarının ABD’ye düşmesinin daha az tahribat yapacağını anlatmasıyla iptal edildi. Saniyede 1.600 km süratle hareket eden bir kütleyi durdurup sonra oradan sağ çıkmayı düşünmek, 1960’ların dünyasındaki insanların ne kadar ileri derecede mantık dışı bir nükleer savaş paranoyası içinde yaşadıklarını gösteren bir ibret dokümanı olarak tarih kayıtlarına geçti.
Artık bu bilgiye de sahip olduğumuza nazaran, bu devrin ABD’siyle dalga geçen ve o korkulan nükleer savaşın başlatılması halinde insanlığın neyle karşılaşacağını anlatan görüntü oyun serisi Fallout’un aslında çok da abartılı olmadığını söyleyebiliriz…
News
